Habersiz Kalma
  TÜRKİYE'NİN KÜRESEL EKONOMİK GÜCÜ
 


       TÜRKİYE'NİN KÜRESEL EKONOMİK GÜCÜ




İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa, ekonomik ve sosyolojik yapısını düzeltme ve yenileme çalışmalarına hız verdi. Emek, sanayinin gelişmesini sağlayacak en önemli unsurdu. Ekonomik kalkınma, sanayinin gelişmesi; sanayi ise insan kaynağının temini ve üretime sokulması ile gerçekleşecekti. Bu süreçte Avrupa ülkeleri arasında en hızlı sanayileşen ülke Almanya oldu. İşgücü açığı sorunu ise ülkeye yabancı işçilerin çağrılıp, istihdam edilmesiyle aşıldı. Bunların önemli bir kısmı Türk işçisiydi. Yurt dışına çalışmak amacıyla giden Türk vatandaşları, gittikleri ülke ekonomisine olumlu katkılar sağlamakla kalmayıp, özellikle Avrupa’da Türk dış ticaretini geliştirme misyonu da üstlendiler.

Bu bağlamda 30 Ekim 1961 tarihinde imzalanan ‘Türk İşçilerinin Almanya’ya Gönderilmesine Dair Anlaşma’ bir yandan iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlarken, diğer yandan da Alman ekonomisinde emek talebinin karşılanması sorununa çözüm oldu. Akabinde Türkiye ile Almanya arasında ikili sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanarak yürürlüğe girdi. Sözleşme, Almanya’ya çalışmak için giden vatandaşlarımızı sosyal güvenlik şemsiyesi altına alıyordu. Bu ikili sosyal güvenlik sözleşmesi, Türk vatandaşlarına hastalık, analık, ölüm ve yaşlılık, malullük, ölüm sigortalarından yapılacak yardımları kapsar. Ayrıca Türk sosyal güvenlik sisteminde mevcut olmayan “çocuk zammı yardımı” da sözleşme kapsamındadır. Yeterli ve iyi işleyen sosyal güvenlik sisteminin, Türk vatandaşlarını Almanya’da çalışmaya sevk ettiği de bilinen bir gerçek. Almanya’da çalıştıktan sonra yurda kesin dönüş yapan Türk vatandaşlarının, Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurarak yurtdışında geçen hizmet sürelerini borçlanmaları ve kendilerine Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumları’ndan emekli aylığı bağlanması mümkün. Ancak emeklilik hakkını elde edip de yurda kesin dönüş yaparak yurt dışında geçen sürelerini Türkiye’de borçlanarak emekli aylığı almak isteyenlerle ilgili olarak çıkarılan kanunda, 17.4.2008 tarihi itibariyle yapılan değişiklik, yurda dönmek isteyen Türk vatandaşları aleyhine sonuç doğurmaktadır. Buna göre, yurt dışında geçen sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, eski düzenlemeye oranla daha da artacağından Türk vatandaşları için hizmet borçlanmasının mali yükü de artacaktır. Tepki ile karşılanan bu durum hükümetin, bir zamanlar ‘gurbetçi’ adlandırmasıyla tabir edilen Türk vatandaşlarını değersiz olarak gördüğü yorumlarına neden olmuştur.

Almanya’nın Türk Girişimcileri

Almanya’da istihdam edilmekle Alman toplumunun bir parçası haline gelen Türklerin sayıları hızla artmış, nicelik yönünden sağlanan bu artışa paralel olarak nitelik yönünden de artış sağlanmıştır. İşçilikten patronluğa yükselen Türk girişimcileri istikrarlı bir başarı göstererek Alman ekonomisinin de bir parçası haline geldiler. 1987 yılında 25.500 olan Türk girişimci sayısı, 2007 yılı itibariyle 70.300’e ulaştı. Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre Almanya’daki Türk yatırımcıların yüzde 54’ü ticaret ile uğraşıyor. 2005 yılı itibariyle 600.000 işçi çalıştıran Türklerin Alman ekonomisine katkısı 40,1 milyar Euro’dur. 2006 yılı itibariyle yurtdışında Türk kaynaklı sermayenin 10 milyar dolara yaklaştığına dikkat çekilmektedir. Ne var ki, yurt dışında ticari hayata atılan Türk vatandaşları, ticari gelişimlerini Türkiye’ye mal ihracı şeklinde sürdürme yolunu tercih ediyorlar. Oysaki Türkiye’ye mal ihracı yerine, Türkiye’den mal ithali olayına sıcak bakılsa Türk ekonomisinin gelişmesine de katkıda bulunulurdu.

Yurt dışındaki Türk iş adamlarının Türkiye’de yatırım yapması, yurt dışındaki Türk kökenli sermayenin Türkiye’ye gelişini ve bu sayede de ulusal sermayenin yaratılmasına katkı sağlayacaktır. Başbakan 2004 yılında yurt dışındaki Türk iş adamlarını Türkiye’ye yatırım yapmaya çağırmıştı. Bunun için de yeni teşvik yasasının çıkarılacağı, teşvik kapsamındaki illerin sayısının artacağı, ücretsiz arazi verecekleri, vergi almayacakları, enerji ve prim indirimi yapacakları vaadinde bulunmuştu. Ancak hala yeni teşvik yasası çıkarılmış değil. Yeni bir teşvik yasasının çıkarılması önemli bir gelişme olacaktır. Bu yasa yalnızca yurt dışındaki Türk iş adamlarının Türkiye’de yatırım yapmasını sağlayıcı teşvikler içermelidir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge illeri kapsam dahilinde olmalıdır. Zira bundan GAP ve bölge halkı istifade edecektir. Bu sayede de bitmek bilmeyen bu proje Amerika-İsrail emperyalizminin tuzağına düşmekten kurtarılacak, hem topraklarımız hem de sermayemiz ulusal kalacaktır.

Dikkat çeken bir husus da Türk girişimcilerin kurduğu şirketlerde Alman vatandaşlarının da istihdam ediliyor olmasıdır. Tekstil ve hazır giyimde Almanya’da ilk sıralarda yer alan bir Türk firmasında çalışanların büyük çoğunluğunun Alman olması, Türklerin Almanya’nın işsizlik sorununun çözümünde de odak noktası olduğunu gösteriyor. 300 bin Alman, Türk girişimci tarafından istihdam ediliyor. Bunun adı da ‘Küresel İstihdam’ olsa gerek.

Azalan Genç Nüfus

Almanya’da nüfus her geçen gün yaşlanıyor. Şu anki duruma bakıldığında 2050'li yıllara gelindiğinde Almanya’daki en geniş yaş grubunun 65-69 yaşları arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu aynı zamanda toplam nüfusun da uzun vadede azalacağına işaret ediyor. 75 milyon olacağı tahmin edilen nüfusun yarısı ise 50 yaşın üzerinde olacak. Çalışabilecek durumda olanlar ile yaşlılık aylığı alanlar arasındaki bağlantı geçen yıl 44 olarak hesaplanmıştı. Bu sayı, çalışabilir yaşta bulunan 20 ile 59 yaş arası her 100 kişiye 60 yaşını doldurmuş 44 kişinin düştüğünü gösteriyor.
Alman ekonomisinin nüfus dağılımındaki bu dengesizlikten olumsuz etkileneceği açık. Bu da iş piyasasında emek arzı açığı oluşmasına sebep olacaktır. Bu durumda Almanya, geçmişte olduğu gibi yine yurt dışından emek talebinde bulunmak durumu ile karşı karşıya kalabilir. Türkiye’nin Almanya’nın emek talebi çağrısına olumlu cevap vermesi halinde artan Türk nüfus ve başarılı Türk girişimciler, Türklerin Alman ekonomisinde söz sahibi olma mertebesine erişmesini sağlayabilir. İşin ekonomik kısmı bir yana bırakılırsa, sosyolojik açıdan, Türk nüfusunun Almanya’da etkin olmasının akabinde özellikle son 6 yıllık iktidar politikaları, yabancıya gayrimenkul satışının akıl almaz bir biçimde hız kazanması, Alman nüfusunun da Türkiye’de etkin olması sonucunu doğuracaktır. Şöyle ki, Türkler Almanya’ya çalışmak için giderken, Almanlar Türkiye’ye yaşamak için gelip yerleşiyorlar. Gözde turistik beldemiz Alanya’nın daha şimdiden Alman köyü görünümüne büründüğü dikkatlerden kaçmamalıdır.

Kaynak: tusam.net

 
  Bugün 8 visitors (13 hits) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol